2020-2021 Dönemi Burslar hakkında önemli duyuru...
 
 
 
 
 
 

E- Devlet Sistemi
Namaz Vakitleri
Seçmen Bilgileri 
Resmi Gazete
Motorlu Taşıt Vergisi Sorgulama
 

devamı...



Müsait Olunca Beni Sever misin?...31.05.2009
Anasayfa  »  Yazarlar » Mahir Eyüboğlu »  Müsait Olunca Beni Sever misin?...31.05.2009

Mahir EYÜBOĞLU
Eğitimci
İletişimci - Yazar

Çocuk içeri girer girmez neşeyle bağırdı:
-Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu?
- Görmüyor musun telefonla konuşuyorum?
Herkesin sevdiği şey birbirine benzemiyordu.
Annesi telefonu, babası arabayı seviyordu.
Telefon ve araba söz konusu olduğunda her şey erteleniyordu,...
Bir de eve misafir gelecek oldu mu kendisine hiç yer kalmıyordu.
Nerelere gitseydi? Annesi telefonu kapattı.
Mutfaktan tencere sesleri geliyordu.
Koşarak yanına gitti:
-Sana yardım edeyim mi ? dedi,
en sevimli halini takınarak.
Annesi manalı mânâlı baktı:
-Hayırdır? Bir yaramazlık mı var?
Bak bir de seninle uğraşmayayım şimdi.
Çok yorgunum zaten!
Yorgunluk nasıl bir şeydi ?
Bazen elinde oyuncağıyla uykuya daldığında, anneannesi oyuncağını yavaşça elinden alır :
-’Nasıl da yorulmuş yavrucuğum.
Uykunun gül kokulu kolları sarsın seni...’ diyerek alnına bir öpücük konduruverirdi.
Yorgunluk, gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer,
neden annesi kendisiyle böyle kızgın kızgın konuşuyordu.
—Anneciğim, yorulduğun zaman, gül kokulu uykulara dalarsın.
Anneannem öyle söylüyor.
—Hele bir uykuya dalayım da, gül kokusu falan istemem.
Yorgunluktan ölüyorum zaten...
Bu kelimeden nefret ediyordu.
’Yorgunum, yorgun olduğumdan, böyle yorgunken....”
—Anneciğim sen yorulma, diyecek oldu, laf ağzında kaldı.
—Yemekte konuşuruz çocuğum.
Bankada işler yetişmedi.
Baban gelene kadar bunları bitirmem lazım.
Hadi sen oyna biraz.
Hani siz yoruluyorsunuz ya...Eeee....
Bende oynamaktan yoruluyorum. Ne yapayım bilmem?
Yapılmaması gerekenleri biliyordu büyükler ama, yapılması gerekenleri hiç ama hiç bilmiyorlardı.
Işıklar söndü birden.
Annesi öfkeyle söylenmeye başladı.
—Mum da yok! diye diye,
karıştırdı dolapları el yordamıyla.
Çocuk sırtüstü yatıp, anneannesinin köyünü düşündü.
Gaz lambasının ışığında deli tavşan masalını anlatışını.
Deli tavsanın duvardaki aksini getirdi gözlerinin önüne.
Anneannesi gibi iki ellerini birleştirip, işaret parmaklarını yukarı kaldırarak tavşan kafası yaptı.
’’Bak deli tavşan’’ diyerek parmaklarını oynattı.
Yoldan geçen arabaların farları, duvardaki tavşana yol açtı.
Tavşan alabildiğine hür dolaştı sağda solda.
Otlarla kuşlarla konuştu.
Sonra yorgun düştü.
Duvardaki görüntü minik avuçların açılmasıyla kayboldu.
Kolu yavaşça kanepeden aşağı sarktı.
Sonra ışıklar geldi.
Kadın çocuğun hiç konuşmadığını akıl etti.
Birden kanepeye koştu.
Küçücük dizlerini karnına doğru çekerek uykuya dalmıştı.
Masanın üstündeki dosyalara baktı iğrenerek.
Dindirilmez bir pişmanlık doldurdu içini.
Uyandırmaktan korka korka, küçük alnına bir öpücük kondurdu.
Çocuk, sanki bir ipucu bekliyormuşçasına aralanan gözleriyle mırıldandı; 
— İşin bitince beni sever misin anne? dedi. 
Kadın, sevilmek için randevu alan, çocuğuna bakarak, sabaha kadar ağladı.

******
Lütfen sevgimizi yarınlara ertelemeyelim. Hayat telaşına kaptırıp kendimizi,
sevdiklerimizi ihmal etmeyelim. Unutmayalım ki, yaşamın en güzel yanı sevgidir.
(Alıntı yazı)

 Mahir Eyüboğlu
Eğitimci-İletişimci Yazar
31 mayıs 2009



» Yorumlar
Listelenecek Kayıt Bulunamadı.


» Yorum Ekle
Ad Soyad :
Yorum :
Geri