2020-2021 Dönemi Burslar hakkında önemli duyuru...
 
 
 
 
 
 

E- Devlet Sistemi
Namaz Vakitleri
Seçmen Bilgileri 
Resmi Gazete
Motorlu Taşıt Vergisi Sorgulama
 

devamı...



Demokrasi ve İnsan.....(06.10.2013)
Anasayfa  »  Yazarlar » Mahir Eyüboğlu »  Demokrasi ve İnsan.....(06.10.2013)



Mahir EYÜBOĞLU
Eğitimci 
İletişimci - Yazar

Sana yapılmasını istemediğin şeyi sende başkasına yapma” ilkesini benimsemek, özümsemek ve kabullenmek demokrasinin eşittir insan olmanın temel kuralıdır. Demokrasi ve insan hakları konularındaki bilgisizlik ve eğitimsizlik, birçok ahlakî , maddî ve manevi problemimizin altında yatan temel sebeplerinden önemli biridir. Dolayısıyla öncelikle ele alınması gereken önemli bir konudur. Bunu yaparken samimî bir yol benimsenmeli, insanımıza saygı ön planda tutulmalıdır. Bu konuları çözümlendirme çalışmaları her ne kadar önce Batı’da başlamış ise de, imani ve insani geleneklerimiz ve asırlara dayanan Osmanlı kültürümüz açısından, millet olarak biz, bunlara Batı’dan daha yatkın, alışkın ve hazırız.

Belki de bu yüzden Batı, bütün insanlığı içine alacak bir haklar anlayışını kâğıt üzerinde kabulleniyorsa da, pratikte zaman-zaman faklı tavırlar ortaya koyuyor. Temelde herkesin benzer şekillerde kabul ettiği hakların, kültürlere göre kısmen değişebileceğini göz ardı etmeyelim. Dolayısıyla bunlar, bütün insanların birlikte sahip çıkması gereken değerlerdir.

Günümüzde Dil, Din, Renk, Irk vs. ayrımları, gözümüzün önünde pek çok kez yapılan şeylerdir. Bir insanı sevmeseniz bile, ona saygı duymak mecburiyetindesiniz. Bu Kul hakkıdır. Demokrasi dediğiniz şey, kul hakkına riayet etmesini bilmekten geçer. İnsan olarak, senin hürriyetinin başladığı yerde başkasının hürriyetinin sona ermesi, veya başkasının hürriyetinin başladığı yerde de senin hürriyetinin sona ermesidir. Bunun öteki anlamı, insanlar için konan kurallara uymak zorunluluğudur. “Benim altımda Mercedes var, ben kırmızıda durmam” diyen zihniyetle, “senin altında bisiklet var, sen yeşilde bile geçemezsin” diyen zihniyeti aynıdır. Şu anda batının yaptığı budur. Müslüman ülkelere zulüm, Müslüman’ı Müslüman’a kırdırma, ben ayakta durayım da başkası gebersin...! İnsanın seçme ve seçilme hakkının elinden alınması. Seçilmişi silah zoruyla indirerek, seçilmişi ve seçenleri hiçe sayma düşüncesi. Kral benim kuralı ben koyarım mantığı..! “Silah ve para kimin elinde ise güçlü odur” düşüncesi demokrasinin düşmanıdır. Dünyada savaş olan ülkelerin temelinde hep bu kavramlar vardır. Batılı bunu iyi bildiği için çıkarlarına uygun piyon liderleri başta tutmaktadır. Kendi ülkelerinde görülmeyen yaşanmayan hal ve davranışlar az gelişmiş başka ülkelerde çok rahat görülmektedir. Bunu iyi bilen batılı, ancak üstüne binebileceği eşeğin önüne ot atmaktadır. Eşek fıtratlılar, kitap yüklü hamal olmaktan dahacası, batılının hamalı olmaktan kurtulamamaktadır. “Nefsi emare” dediğimiz, emir veren nefislerin esiri olarak bu dünyada yaşamakta ve lideri olduğu ülkelere sıkıntı vermektedirler. Demokrasi; farklı duygu, düşünce ve davranışları olan insanları kabullenmekten geçer. Bu kabullenmenin öteki adı Yaratıcıya itaattir. Herkesi farklı-farklı yaratan yaratıcı dileseydi bütün insanları tek tip olarak yaratırdı. Farklılığı kabullenen insan saygı duymasını bilen insandır. Farklılığa itaat, yaratıcıya itaatten geçer. İmani ve İslami değerleri zayıf olan insanlar farklılığın rahmeti ile buluşamazlar. Hangi yönetici olursa olsun, hangi yönetime talip olursa olsun, eğer bir insan, kendisi gibi düşünmüyor ve o insana saygı duymasını bilmiyorsa, yada o insanın da huzur ve mutluluk hakkı olduğunu kabullenmiyorsa, demokrat bir lider değildir olamaz da...! Demokrat liderin, ortak paydası huzurdur. Farklı payları olan insan ilkelerini benimsemek zorundadır. Neye layıksanız öyle yönetilirsiniz. Her ülke layık olduğu gibi yönetilir. Çünkü makam ve mevkileri yükselten insanlardır. İnsanları yükselten makam mevkiler değildir.Yönetime talip olan insanlar, genelde makam ve mevkilerden faydalanmaya çalışıyorlar. “Halka hizmetin Hakka hizmet” olduğunu benimseyenlerin sayısı azınlıktadır.

Kendi evinde, eşine ve çocuklarına huzur vermeyen yöneticiler topluma nasıl huzur verecekler..!? Kendi evine huzur veriyorsa, korkmayın herkese de en güzel huzuru verirler. Görev istenmez, görev verilir. Yani kısaca, Kul hakkına riayet etmek başlıca demokrasi ve insan haklarının kurallarındandır. Başkasının haklarının başladığı yerde bizimkiler biter.

Zenci veya beyaz olmak, Türk, Kürt, Laz Çerkez veya şu veya bu milliyetten olmak kimin elinde..? Kim anasını babasını ya da milliyetini dilini dinini tercih ederek dünyaya gelmiştir..!? Öyleyse kadere imanın temelinde demokrasi yani kul hakkına riayet vardır. Sevmeyebilirsin ama saygı duymak ve kabullenmek zorundasın...
Bunun için de insanların organize bir şekilde bu haklarına sahip çıkmaları, eğitilmeleri ve haklarının gaspına izin vermemeleri gerekir. Bu da ancak, doğru bilgilendirmelerle olur. “Sen garip ve fakirsin senin çocuğun dağa çıkmalı, ben zengin ve fırsatçıyım, benim çocuğum Avrupa’ya veya özel okullara okumaya gitmeli” mantığı demokrasi ile bağdaşmaz. Ne diyelim, bu mantık, Mercedes ve bisiklet mantığı gibidir. Kuralı veya kuralları koyan para ve silahtır. Tabii az gelişmiş ülkeler de...!

Mahir-Furkan Eyüboğlu

06 Ekim 2013 Pazar



» Yorumlar
Listelenecek Kayıt Bulunamadı.


» Yorum Ekle
Ad Soyad :
Yorum :
Geri